Prof.Dr. H. Gülçin Saltan İşcan
Dünyada özellikle COVID 19 pandemisi sonrasında kullanılan bitkisel ürünlerin ve gıda takviyelerinin sayısı ve çeşidi her geçen gün artmaktadır. Türkiye’de bitkisel ürünler ile ilgili mevzuat olmasına rağmen, piyasada standart olmayan hatta zaman zaman toplum sağlığını tehdit eden ürünlerin olduğu da bilinen bir gerçektir. Bu konuda, toplum sağlığı açısından ilgili otoritelerin üstlendiği görevlerin yanı sıra konu ile ilgili çalışan akademisyenlere de önemli görevler düşmektedir.
Bu sorumluluğun bilincinde olan bir akademisyen olarak; bitkisel ürünlerin standardizasyonu ve kalite kontrolleri ile ilgili çalışmalarım; uluslararası standartlara uygun hammadde üretimi, pazarlama stratejisinin planlanması, iş modeli geliştirilmesi ve ihracat hedefine yönelik olarak başlamış olup, halen devam etmektedir.
Bitkisel ürünlerin hayata geçirilmesi ve ticarileştirilmesi amacıyla gereken akademik temelli şirketleşme sürecimizde; gerçekleştirmekte olduğumuz iş modellerimizde yaptığımız AR-GE ve ÜR-GE çalışmaları, endüstriyel üretim ve sektör danışmanlıkları çerçevesinde temel hedefimiz; doğal, etkinliği kanıtlanmış, sürdürülebilir ve yüksek katma değerli ürünlere ulaşabilmektir.
Bu amaç doğrultusunda, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletlerinde satışa sunulmuş olan GİLABURİNE isimli bitkisel ürünün kalitesine yönelik çalışmalarda etkin maddesi, tedavi dozu, pozoloji ve klinik öncesi çalışmalar tamamlanıp, standart ürün piyasaya çıkarılmıştır. Takiben, 102 hasta üzerinde klinik çalışma da yapılarak Gilaburine’in böbrek taşları üzerindeki biyolojik etkinliği kanıtlanmıştır.
Türkiye ve Dünya piyasasında uçucu yağları içeren pek çok ürün olmasına rağmen, genelde inhalasyon yoluyla kullanılan bu ürünlerin toksik etkileri ve dozu göz ardı edilmektedir. Türkiye’de uçucu yağ üreten ve pazarlayan firmalar arasında bilimsel temellere uygun ve Avrupa’daki benzerlerine göre üretim yapan firma sayısı çok azdır. Bu konuda yaptığımız çalışmalarda ise; belli kullanım amaçlarına yönelik olarak standardize ettiğimiz Farmakope kalitesinde uçucu yağları içeren AROMATERAPÖTİKLER geliştirilmiş, Aromaterapide güvenli kullanım sunan bu ürünlerin klinik çalışmaları da aldığımız insan etik kurulu izinlerini takiben ben ve ekibim tarafından gerçekleştirilmiştir.
Türkiye eczanelerinde satışını amaçladığımız bir diğer ürün ise; özellikle yatak yaralarında kullanım potansiyeli olan krem veya jel şeklindeki standardize bitkisel ekstre içeren YARA BAKIM ürünüdür. Bu üründe de kimyasal içeriğin aydınlatılmasının yanı sıra, ürünün etkinliğine yönelik klinik öncesi ve moleküler düzeydeki çalışmalar proje yöneticisi olduğum ekip tarafından yapılmaktadır.
Uzmanı olduğum konu olan Farmakognozi ile ilgili, içinde yer aldığım uluslararası çalışma grupları (Avrupa Farmakopesi 13 A Fitokimya Çalışma Grubu) ve TürkFarmakopesi- 2017 Doğal Ürünler çalışma Grubu Başkanlığı) ise bitkisel ürünlerin ülkemizde sağlam bir yerinin olması gerektiği sebebiyle, bir akademisyen olarak sahip olduğum bilgi ve deneyimi sahaya taşımak amacına temel teşkil etmiştir.
Yüksek katma değerli bitkisel ürünlerin endüstriyel ölçekli üretiminin yanı sıra hekim olan bir meslektaşımla birlikte sağlık profesyonellerine yönelik olarak hazırlamış olduğumuz “KLİNİK FİTOTERAPİ 1” kitabında ise; kullanım potansiyeli fazla olan bitkisel kaynakların etki, yan etki, pozoloji, kullanılmaması gereken durumlar ve etkinliği konusunda klinik çalışmalar değerlendirilmiştir.
Tedavide kullanılan bitkisel ürünlerin geliştirmesi amacıyla, kalite ve etkinliğin kanıtlaması, ölçekleme ve üretim ile kullanıcılara ulaştırmada ve bu sürecin gereği olan şirketleşmede bilimsel ilkeler ile hareketin yanı sıra farklı disiplinler ve ilgili sektörle işbirliği içinde olmak da gerekmektedir. Uzun yıllar üniversitede çalışan bir öğretim üyesi olarak temeli doğal kaynaklı olan standart, sürdürülebilir, biyolojik olarak etkin ve güvenilir ürünlerin hayata geçirilmesi yönündeki projelerim devam etmektedir.
Doğal kaynaklardan endüstriyel ölçekte ürün geliştirmesi ve kullanıcılara ulaştırmada sadece akademik ortamda araştırma süreci yeterli olmamaktadır. Özellikle ticarileşme aşamasında gerekli olan ve temel misyonu teknolojik katma değer yaratmak olan START-UP şirketlerinde konunun uzmanı girişimci ruha sahip akademisyenlerin yönetimde yer almaktan kaçınmamaları önem taşımaktadır. Doğal ürünlerin hayata geçirilmesi amacıyla 2013 yılında başlayan ve günümüze kadar süren çalışmalarımda, Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirecek olan farklı disiplinlerden uzmanların yer alması takım ruhunun oluşmasını ve iş modelimizi oluşturmamızı sağlamıştır.
Ankara Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde faaliyet gösteren yöneticisi olduğum GC NATURA AŞ ve AROMEDİCA LTD. şirketlerinin temel misyonu bitkisel ürünlerde mevcut suiistimal ve sorunlara yönelik olarak bilimsel temellere dayalı çözüm üretmektir. Şirketlerimiz bünyesinde Farmakognozi uzmanı olan benim ve bu disiplinde doktoralı araştırmacıların yanı sıra Farmasötik Teknoloji, Farmasötik Toksikoloji ve Moleküler Biyoloji alanlarında uzman akademisyenler de yer almaktadır.
Piyasa için yenilikçi ve güvenilir ürünlerin hayata geçirilmesinin yanı sıra piyasadaki mevcut ürünlerinin standart hale getirilmesi ve biyolojik etkilerinin tarafımızdan uygulanan bilimsel metotlar ile kanıtlanması da önemli olup, ilgili sektöre kazandırmış olduğumuz standart ve etkinliği kanıtlanmış doğal ürünlerin ekonomik değerinin yanı sıra toplum sağlığı açısından da önemi bulunmaktadır.
Ayrıca, hizmet odaklı eğilimin ağır bastığı günümüz dünyasında sağlık alanında hizmet üretmek de avantaj sağlamaktadır.
Bitkisel ürünler ve gıda takviyeleri pazarında büyük suiistimal olup, standart olmayan ve etkinliği belirsiz ürünler ile toplum sağlığı tehdit altındadır. Akademik geçmişimizin getirdiği bilimsel öngörü ve süreç ile geliştirdiğimiz veya ürün danışmanlığını yaptığımız ürünler ile sağlığını korumak isteyen kullanıcılar ve güvenilir ürün imalatını hedefleyen imalatçıların sorunlarını çözümlenmekteyiz. Dolayısıyla, sağlık sektörüne kazandırmış olduğumuz standart ve etkinliği kanıtlanmış doğal ürünlerin ekonomik değerinin yanı sıra toplum sağlığı açısından da önemi bulunmaktadır.
Sağlıkta standartlar önemli olup, tedavi veya destek için kullanılan ürünlerin standart olması kalitenin belgelenmesi açısından gereklidir. Bununla birlikte, mevcut ürünlerinin standart hale getirilmesi kullanıcı güvenliği açısından olduğu kadar, ekonomik açıdan da değer taşımaktadır.
Sağlık sektöründe mevcut kurumsal şirketlerin yenilikçi START-UP’lar ile eşleşerek iş geliştirilmesi, ilaçların ve doğal ürünlerin üretiminde olduğu kadar, katma değer yaratması açısından ve teknik bilginin ilgili sektöre akışı açısından da Türkiye ekosistemi için önemlidir.
Sonuçta, sağlık bir bütün olup, hekim, hasta, üretici ve tüketiciyi kapsayan bu alanda yenilikçi ve güvenilir ürünlerin hayata geçirilmesi için bilimsel temelleri esas alan bitkisel ürünlere yönelik olan çalışmalarımız devam etmektedir. Yürütmüş olduğumuz projelerin sadece bilimsel temelli olmasının yanı sıra sosyal sorumluluk kapsamında da değerli olduğuna inanmaktayım.